Obezite diyabet, kardiyovasküler hastalıklar, kemik eklem problemleri, karaciğer hastalıkları ve kanser gibi birçok komplike hastalığın ana sebeplerindendir. Obezite derecesi arttıkça hastalık yükü artmakta ve maddi-manevi tedavi maliyeti de artmaktadır. Bu yüzden hastalıklar ortaya çıkmadan veya başındayken önlemler alıp, obeziteyi tedavi etmek, hasta için en doğru ve güvenilir yöntem olacaktır.
Obezite cerrahisi uzun yıllardır uygulanan yöntemlerdir. Mide ameliyatları BKI’ si >40 veya >37+komorbiditesi (obeziteye ek gelişen diğer hastalıkları) olan kişilere yapılmaktadır. Mide operasyonlarının büyük ve riskli ameliyatlar olması, cerrahi sonrası yan etkilerinin görülmesi, iki yıldan sonra bireylerin yeniden kilo alma eğilimleri artık bu yöntemlerin ideal tedavi yöntemleri olmadığını ortaya koymaktadır.
Obezite cerrahisinde yeni bulunan teknikler, büyük mide ameliyatlarının aksine düşük obezite derecesinde (BKI 27-35) uygulanabilir yöntemlerdir. Daha az cerrahi işlemler olup, daha doku bütünlüğünü korumak üzerine odaklanılmıştır. Aynı zamanda obezite derecesinin ilerlemeden ve daha fazla hastalığa sebep olmadan obeziteyi tedavi etmeyi amaçlamaktadır.
Yıllardır güzellik sektöründe kullanılan bildiğimiz botoks şimdi mideye uygulanıyor. Mide botoksu botulinum toksin A’ nın endoskopik yollarla midenin belirli bölümüne (özellikle midenin bağırsağa bağlandığı bölümlere) verilmesi işlemidir. Botulinum toksin A, sinir uçlarından salgılanan asetilkolin nörotransmitterinin salgılanmasını bloke eder ve midenin kasılmasını engeller. Böylece mide geçici bir felce uğratılır.
Botilinum toksini, özellikle midenin bağırsağa bağlandığı yerlere yapıldığı için midenin boşalmasında gecikme ve erken doygunluk sağlar. Böylece gıda alımı azalır. Midenin üst bölgelerine (fundus) yapılan botoks işlemleri de açlık hormonu olan Ghrelin hormonunun azalmasını sağlayarak kilo kaybına sebep olur.
Kalıcı bir yöntem denilemez çünkü toksin sadece 3-6 ay etki etmektedir. Etki geçtikten sonra kalıcı bir hasar genellikle görülmemektedir.
Kişi hedeflediği kiloyu kaybetmediyse işlem yenilenebilir.
Mide botoksu botulinum toksinine alerjisi olan kişilere uygulanmamaktadır.
BKI >35 olan kişilerde tercih edilen bir yöntem değildir. Mide ve oniki parmak bağırsağı ülseri, gastriti olan kişilerde de yapılmaması gerekir. Botoks işlemi yapılmadan önce mide bu koşullara uygun mı bakılıyor; değilse önce tedavisi yapılıyor.
Bilinen çok ciddi bir yan etkisi yoktur. Hastalar için konforlu bir yöntem denilebilir. Bazen şişkinlik, mide ağrısı ve bulantı problemleri yaşanabiliyor. Botoks yapıldıktan sonra 3. gün etkisi başlar başlamaz bu problemlere rastlanabiliyor. Bireyler midesini yormayacak şekilde beslendikleri sürece çok fazla sıkıntı beklenmemektedir.
Mide botoksu, diğer obezite cerrahi işlemleri (sleeve gastrektomi, duodenal swich) ile kıyaslandığında düşük yan etkilerinin olması sebebiyle avantajlıdır. Obezite cerrahi işlemlerinde büyük kesilerin olması, mide kaçakları, reflü ihtimali, kan değerlerinin düşmesi, kesi bölgeleri enfeksiyonları bu yöntemlerin en büyük dezavantajlarıdır. Mide botoksunda ise kesi olmadan endoskopiyle girilip özel iğnelerle toksin mideye verilir. Operasyon ortalama 20-30 dakika sürer ve hemen sonrasında sosyal hayata uyum yakalanır. Operasyon maliyeti ameliyatlara göre daha düşüktür.
Etki süresinin kısa olması ve diyet yapmadan sonuç vermemesi ise en büyük dezanantajları arasındadır.
Sonuç olarak mide botoksu klinik çalışmaların yetersizliği ve sonuç netliği olmaması sebebiyle obezitenin tedavi yöntemidir denilemez.
Obezite cerrahi veya cerrahi olmayan işlemler aslında bir araçtır. Bu yöntemler bizim iştah kontrolümüzü sağlamada ve yiyecekleri porsiyonlamada bize destek olacak yöntemlerdir. Ama diyete uymazsak midemizi küçültme, balonla hacmini azaltma veya botoks uygulaması fark etmez. Eğer beslenme davranışları değişmezse hepsi geriye dönüşlü işlemlerdir. Kaybettiğiniz kiloları geri alabilirsiniz.
Akalazya, kronik anal fistür, oddi sfinkter disfonksiyonu, diffuz özefagus spazmı, diyabetik gastroparezi gibi rahatsızlıkların tedavisinde uygulanabilmektedir.
Kolon kanseri hem erkeklerde hem de kadınlarda en sık
Kanser hücreleri gibi vücudumuzda neredeyse her hücre, yaşam faaliyetlerini
Günlük hayatta birçok faktör insanı strese sokar. İş hayatının